Salı, Haziran 07, 2005

Boğaz'da çay, çayda dem...

Yine arayı açtık istemeden... Başlıktan başlayayım. Boğaz, ki İstanbul'u İstanbul yapan en güzel yerlerden biri. İstanbul'un denize bakan herhangi bir yerinde demli bir çayın yanında tazelenen sigaralardan aldığım hazzı sanırım çok az şeyden alıyorum. Öyle de olmalı ki buraya başlık olsun.)

Sual - 1: Nereden çıktı bu Boğaz meselesi?

El Cevap - 1: Bundan iki hafta kadar önce, çalıştığım işyerinden tabiri caizse "işlerle şiddetli geçimsizlik" nedeniyle ayırılmak/ayrılmak durumunda kalmıştım. Fazla zaman geçirmeden yeni arayışyarın rüzgarına bıraktım kendimi. Sultanahmet'te bulunan bir ajansta yaptığım ve olumlu geçen görüşmeden sonra "Güzel insan Halil abi"den sonucu öğrenmek üzere beklemeye koyuldum. Bir kaç gün sonra beni aradığında üzücü haberi almış oldum. Ben iyi bir takım arkadaşı olabilirmişim, ve benimle çalışmak istemişler ama patron bir tanıdığını getirince benim talip olduğum yere, haliyle o genç adam kubul edilmiş... Sonra Halil abi görüşmem için bir telefon numarası ve bir isim verdi, yine Sultanahmet'te başka bir ajans. Aradım, görüştük, yerlerine davet ettiler. Kalktım gittim. Eyvahh ne göreyim, Allah'ım İstanbul'u daha önce hiç böyle görmemiştim. O nasıl bir manzaradır? Sultanahmet Camisi bir yanda, yanında Ayasofya, biraz ileride Beşiktaş ve bütün ihtişamıyla Boğaz Köprüsü, karşıda Kadıköy, Büyük, Küçük Çamlıca, Adaların bir kısmı, gözünün alabildiğine İstanbul... Burada insan İstanbul'u seyretmekten çalışamazki. Nihayetinde iş görüşmesine geldim, tanıştık, konuştuk, iş, gereği itibarıyla rahat, hele bir de bilen insanlarla çalışınca daha bir güzelleşiyor herşey. Dün bir bugun iki, yolunm ne kadar uzak olsa da, gelip çalışmaya başladım, ama maaşım konusunda biraz gelişme daha sağlanırsa daha çok mutlu olacağıma eminim.) İki gündür, maddi sorunları bir yana bırakırsak, huzur içindeyim, Benim aradığım da bu zaten. Boğaz'çay çayda dem var...


Hamiş 1: Canım Eylul, yeni işin hayırlı olsun, çok iyi işler çıkaracağını biliyorum...
Hamiş 2: Kendine eve hapseden Bilgin abi, sen de bu azim varken yarılmamış, parçalanmamış ne kod kalır, ne sistem... Sana da kolay gelsin..